“Plagiarism’in kralıyım copy paste’in ustasıyım” diye şakalaşıyorlardı öğrenciler kendi aralarında. Plagiarism yani Arapça intihal. Hadi daha açık konuşalım, aşırma ve akademik hırsızlık. Copy paste ise malum internetteki herhangi bir metni kopyalayıp kendine mal etme. Lise ve üniversite öğrencilerinin rutin olarak gördüğü, kurumların cezasız bıraktığı, hocaların göz yumduğu, sanat alanında ise telif hakkı kavramının ciddiye alınmadığı bir ülkede bu konuya “keşke gülüp geçebilsem” diye geçirdim içimden. Ancak inanın durumun hiçbir eğlenceli tarafı yok. Kuşkusuz intihal, düşünsel emeğin ve yaratıcılığın olduğu her alanda varolabilir; edebiyatta, sanatın her türünde ve tabii bilimde. Başkalarının yapıtını kendininmiş gibi sunma halinin Türkiye’de günümüzün çağdaş toplumlarından daha fazla tolerans görmesi hatta pek ayıp sayılmaması kuşkusuz rastlantı değil. Bunun için 1980’den sonra yüksek öğrenimin aldığı darbeleri ve entelektüel kurumayı da düşünmek gerekiyor. Oysa “üretmeden hazıra konma” zihniyetinin bir uzantısı olan bilimsel hırsızlık ve telif hakları ihlalleri, yaratıcı düşüncenin kutsal sayıldığı ve birey haklarının özenle korunduğu gelişmiş ülkelerde son derece ağır bir biçimde cezalandırılmakta ve toplum tarafından da kınanmakta.
Ülkemizde bu etik sapmaların bildiğiniz gibi Türk akademik dünyasının en şatafatlı ünvanlarla donanmış İhsan Doğramacı ve Kemal Alemdaroğlu gibi isimlerden gelmesi işi daha dramatik hale getiriyor kuşkusuz.
Belleğimizi tazelemek gerekirse, Doğramacı “Annenin Kitabı” adlı kitabını Benjamin Spock’tan “Baby And Childcare” adlı eserinden kaynak göstermeksizin almış, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu ise Virginia Üniversitesi bünyesindeki “İntihal Kaynakları Merkezi” tarafından Birleşik Amerika'da 1992 yılında çıkan bir tıp kitabının bazı bölümlerini Türkçe'ye çevirerek kendi adıyla yayınlamıştı. Bu olayın kanıtları da www.plagiarism.phys.virginia.edu/case1.html adlı internet sitesinde dünya aleme ilan edilmişti. Kısaca söylersek, Prof. Alemdaroğlu, “Laparoskopik Cerrahi’’ adlı kitabında Kaliforniya'daki Dr. Philippe Jean Quilici'nin 1992'de çıkarttığı ‘‘New Developments in Laparoscopy’’ isimli çalışmasından bazı bölümleri “kendine mal edivermişti.”
Yüksek mevkilerde hal böyleyken lise ve üniversite öğrencileri ise arkasına internet teknolojilerinin kuvvetli rüzgarını alarak büyüklerinin izlerini sürmekle meşgüller. İnternet okur yazarlığı öğrenci yaşıyla ters orantılı olarak büyüdüğünden küçük yaştaki öğrenciler bile ödevlerini internetten kesip yapıştırmakta ustalar artık.
İşin bu boyutu sadece Türkiye’nin değil kuşkusuz her ülkenin kanayan yarası. Örneğin ABD’de yapılan araştırmalarda ortaokul öğrencilerinin % 70’i ödevlerini internetten kopyaladıklarını ya da referans vermeden kaynakları kullandıklarını itiraf etmişler. Üniversite düzeyinde ise bu oran % 25-40 civarında. Bu oranın daha düşük olması üniversitelerin çok sıkı “onur kuralları” nın olması ve okuldan atılma gibi yaptırımların çok daha ağır olması.
Enformasyon teknolojilerinin hızlı yükselişi bir yandan öğrencilere özgün düşünceden ve ödevden uzaklaştırırken bir yandan da eğitmenlere çalıntı ödevleri takip gücünü veriyor. Özellikle ingilizce eğitim yapan okullarda termpapers.com ve SchoolSucks.com öğrenciler arasında pek revaçta websiteleri. İşin acıklı tarafı öğrenciler genelde intihali kamuya açık bir bilgi ortamında çalma olarak görmüyorlar. Böylece aynı metinleri referans vermeden aynen paylaşmakta sakınca görmüyorlar.
İntihalle savaşta 1997 yılında turnitin.com adında bilimsel hırsızlığı önleyen bir sotfware geliştirildi. Üniversiteler bu software’i satın alarak 24 saat içinde bir ödevin çalıntı olup olmadığını anlayabilir hale geldiler. Yüksek teknoloji yerine eski moda metodları kullanan profesörler ise hala yaratıcı ödevlerle ve çok aşamalı taslaklarla dijital intihalle savaşmayı sürdürüyorlar.
İnternet teknolojisiyle ya da farklı yöntemlerle olsun amaç, öğrencilerin, hevessiz, iddiasız ve idealsiz kuklalara dönüşmelerini önlemek olmalı. Emin olun, bilimsel hırsızlığın önemini ve vehametini öğrencilerimize anlatmak biz eğitmenler için hergün biraz daha zorlaşmakta; özellikle de ortalıkta örnek alacakları bunca intihalci hoca dolaştıkça.