Tuesday, July 17, 2007

Necla Arat'ın yalnızca profesörlük tezinin değil, doktora ve doçentlik tezlerinin de çalıntı olduğu iddia edildi

17 Mayıs 2007 Perşembe

http://www.nethaber.com/NewsDetails.aspx?id=21949


Necla Arat'ın yalnızca profesörlük tezinin değil, doktora ve doçentlik tezlerinin de çalıntı olduğu iddia edildi



Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan Coşkun, dünkü köşe yazısında, Necla Arat'ın doktora ve doçentlik tezinin çalıntı olduğu iddiasını dile getirdi. Coşkun, Arat'ın bilimsel hırsızlık yaptığı ile ilgili belgelerinin kendinde olduğunu belirterek, "Orijinal metin ile Necla Arat'ın metinlerini birlikte incelemek isteyenler, lütfen bana başvursunlar." dedi.

Bilimsel hırsızlık ürünü olduğu söylenen tezlerden örnekler veren Coşkun, Arat'ın "E. Cassirer ve S. K. Langer'de Sembolik Form Olarak Sanat" başlıklı doktora tezinde önsöz ve bibliyografya hariç 181 sayfanın incelendiğini belirtti.

Kitabın 10-15 sayfa dışında kalan bölümlerinin tamamının, "Cassirer'e göre" ya da "Langer'e göre" diye başlayan bölümlerden oluştuğunu söyleyen Coşkun, kalan kısımların ise yine iki yazardan, kaynak belirtilmeden yapılan alıntılardan oluşturulduğunu anlattı.

Ahmet Hakan Coşkun, Necla Arat'ın doçentlik tezinin durumunun daha da vahim olduğunu dile getirerek, '18. Yüzyıl İngiliz Felsefesinde Etik ve Estetik Değerler Arasındaki İlgi Sorunu' isimli doçentlik tezini, "Önüne kitabı almış, satır satır çevirip yayınlamış! Çaldığı kitaptan bazen bir satırı, bazen birkaç cümleyi alıntı olarak göstermiş. Ancak alıntının öncesi ve sonrasını kendi fikriymiş gibi yazmakta bir sakınca görmemiş." şeklinde değerlendirdi. Birkaç sene evvel hakkında intihal yaptığı iddiaları ortaya atılan Başbakanlık Müsteşarı Prof. Dr. Ömer Dinçer'in, CHP tarafından "Bir bilim hırsızı olan Ömer Dinçer, Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğunda oturamaz." şeklinde eleştirildiğini hatırlatan Coşkun, köşe yazısında şu ifadelere yer verdi: "YÖK, Ömer Dinçer'in intihali konusunda anında karar alıp jet hızıyla uyguladı. Bakalım, aynı tutum Necla Arat için de geçerli olacak mı? Bakalım meslektaşlar ne diyecek? Bakalım YÖK nasıl bir tutum takınacak? Bakalım 'Bir bilim hırsızının Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğunda oturmasına' isyan eden CHP, bir bilim hırsızını CHP milletvekili yapacak mı? Yoksa... 'Bizim bilim hırsızımız, sizin bilim hırsızını döver' oyunu mu oynanacak? Bekleyelim, görelim..."

Arat'ın eşi Nedim Arat'ın 'cuntacı' olduğu ortaya çıkmıştı. Arat'ın, 9 Mart 1971'de darbe yapmayı planladığı; ancak Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur'un saf değiştirmesi üzerine başarılı olamadığı anlaşılmıştı.

Kurmay albay rütbesinde darbe planlarına karışan Arat, 12 Mart muhtırasının ardından gözden çıkarılanlar arasında yer alıyordu. Vakit Gazetesi'nin haberine göre; 12 Mart muhtırasından sonra '9 Mart Hareketi' olarak bilinen 'solcu ihtilalci komite' 15 Mart 1971 tarihli, Genelkurmay Personel Başkanı Korgeneral Fehmi Başar imzalı yazıyla tasfiye edilmişti.